9 Aralık 2010 Perşembe

Eric ve Bir Mim Daha



Eric (Faust)
Terry Pratchett

Diskdünya serisine, daha doğrusu Disk Dünya'ya hayranlığımı daha önce de söylemiştim.  Serinin Türkçe'ye çevrilen son kitabı Eric'i de okudum. (Nedense bu serinin çevirisi çok geç yapılıyor.)

Terry Pratchett, üç dileği en büyük krallığa sahip olmak, en güzel kadınla beraber olmak ve ölümsüzlük olan  13 yaşındaki birinin üzerinden giderek isteklerimizle disk dünya usulü dalga geçiyor. Bu imkansız hayallere ulaşmanın aslında bizden neler götüreceğini Faust ve İlahi komedya'ya göndermelerle anlatıyor.

Alt kademe görevli iblis Dünyanın En Büyük Kralını hakimiyeti altına alıp, insanları öldürtüp en kanlı vahşeti uygulattığında iblisler kralı ne diyor dersiniz?

-Bütün insanları öldürttün ne oldu? Çabucacık mutlu avlaklarına, ya da her neyse oraya gittiler. Koca bir kıtanın zihnini curufa döndürebilecek eksiksiz bir bürokrasi ve vergi sistemi icat ettirseydin ya-

Dünyanın en güzel kadını Troyalı Helen'i doğurduğu birsürü çocuğuyla başetmek zorunda kalan bir ev kadını olarak buluyoruz karşımızda.

İstediğin ölümsüz olmaksa evrenle birlikte varolacaksın, milyonlarca yıl bekleyeceksin insanların sırasının gelmesini. Bir o kadar da insanlar gittikten sonra yalnızlığı yaşayacaksın.

Pratchett ISO talimatları hazırlamak ya da okumak zorunda bırakılmışcasına ne güzel yorumlamış; Cehennem azabı olarak günahkarlara talimatname okutuyor Disk Dünya'nın infernosunda.

Daha Pratchett türü onlarca gülümseten cümle ve diskdünyada yaşamanın keyfi var bu kitapta.

Bir Mim Daha

Sevgili Mine beni mimlemiş. Bir kişiyi seçip onunla neler yapmayı sevdiğimi yazmamı istemiş. Mine'ciğimin mime cevabının çok hoşuma gittiğini bir de buradan söylemek isterim.

Ben eşimi seçtim. Bakın onunla birlikte neler yapmayı seviyorum:

- Bilgisayarda adventure oyunları oynamayı.

Diskdünyayı da onunla birlikte oynadığımız bir oyunda tanımıştım. Karşılıklı çılgın fikir yürütmelerle devam ederiz oyunlara. Hele internet öncesi çağda, her sıkıştığımız noktada bir walkthrough'a ulaşma imkanımız olmadığı günlerde daha zevkliydi birlikte oyunlarımız. Monkey Island, Day of the Tentacle, Zack McKracken, Sanitarium, Grim Fandango nerdeyse her karesi aklımda olan oyunlar

- Dizi izlemek

Birlikte izlediğimiz diziler çok az. Galiba Galactica'dan beri ortak izlediğimiz dizi olmadı. Neler anlamsızdı, neler harikaydı, bir sonraki bölümde ne olacak tartışmalarının zevkini çok az yaşasak da herbiri unutulmaz.

- Bütün eşyalarımızı yerleştirip arabaya bindikten sonra haritayı açıp, nereye gideceğimize karar vermek, en dolambaçlı, en ıssız yolları seçmek.

Bu işin zor yanı da var. Önceden belirlenen bir yer olmayınca, otel aramak, bulduğuna razı olmak gibi. Ama bu birlikte yapmayı en çok sevdiklerimden.

-Ev işlerini birlikte yapmak.

İnanılmaz derecede sevdiğim şık bu olsa gerek. Yaptığım işlerin yorgunluğu da sıkıntısı da binde birine düşüyor birlikte yapınca.

Aklıma hemen gelen bunlar, daha pek çok şey var muhakkak ama sanırım bu kadarı yeterli.

4 yorum:

aslı dedi ki...

Ben en çok, valizleri bagaja atıp, seyahate gitme kısmını sevdim. Ama ev işlerine yardım ettiği için de eşini çok takdir ettim...
Sevgiler.

sarkaç dedi ki...

Sevgili Aslı, benim de en çok zevk aldığım seyahat kısmı. Ama en sevdiğim, işleri birlikte yapmak. İşler hergün var malum.

Unknown dedi ki...

HAYIRLI AKSAMLAR BLOGUNUZ COK HOS RESIM VE TARIFLERINIZ HARIKA :SEVGILER ALMANYADAN

TATLILAR GÜLCANDAN

sarkaç dedi ki...

Hoşgeldiniz Gülcan, tanıştığımıza memnun oldum.

Related Posts with Thumbnails