24 Eylül 2010 Cuma

Çocukluğumu Ararken


Çocukluğumu Ararken
Kazuo Ishiguro

Garip bir kitaptı. İki günde bitiverdi. Şimdi acayip bir boşluktayım, ne düşüneceğimi bilemez halde. Neden etkiledi acaba beni bu kadar?

İki günde bitirdiğime göre sıkılmadan okumuşum demek gerekli değil mi? Ama öyle değil. Sıkıldığım oldu. Zamanları karıştırdığım için iki üç sayfa öncesine gidip tekrar okumam gerekti sık sık. Bir o yıla bir bu yıla atlayan kitaplarda yaşadığım sorunlardan biri maalesef.  Bir de olumsuzluk ekleri vardı beni çileden çıkaran -olmalı mı ol(ma)malı mı?  Hikayenin gelişine göre hiç uymayan bir olumsuzluk eki veya olumluluk kelimesi. Gel de işin içinden çık. Yazım hatası mı yoksa ben mi anlamamışım o kadar yazılanı. Hadi tekrar oku üst paragrafı.  Bir de o kalıp cümleler yok mu, on sayfa önce aynı cümle, beş sayfa sonra yine aynı cümle. Yazarın cümle kurma yeteneği mi kısıtlı, çevirmenimizin Türkçeleştirme yeteneği mi, yazmak zor gelmiş de copy-paste mi yapmışlar acaba?

Kitapta en çok hoşlandığım ise kahramanın anılarına gidişinde hatırladıklarının o olaya mı yoksa başka bir olaya mı ait olduğuna dair kuşkularını belirtmesiydi. "Acaba bu olmuş muydu yoksa bana anlatılanları olmuş gibi mi hatırlıyorum" diyordu. Ben de erken çocukluk anılarımda bu kuşkulara düştüğüm için kendimi gördüm o satırlarda.

Kitabın bana göre en itici kısmı ise neredeyse didaktik denecek bir anlatım tarzıyla batılıların doğuluları uyuşturma amaçlarını anlattığı bölümdü. Her kitabın bir mesajı olması gerekir bana göre de, ama bir romanda didaktik tarzda mesaj verilmeye çalışıldığında hiç hoşlanmıyorum. Oysa doğduğu yerle doyduğu yerin arasında sıkışıp kalmış ne oralı ne buralı olamayan Japon arkadaşını anlatırken mesajını nasıl da ince ince verebilmişti. Belki kendisi de İngiliz olamayan Japon asıllı bir Britanyalı olduğu için bu kadar başarılıydı.

Kitapta bir de zengin ve nüfuzlu bir koca bulabilmek için çırpınan hatta kendini rezil eden kadını çok sevdim. Niye sevdiğimi çözemiyorum. Böyle kadınların aslında aynı kitapta anlatıldığı gibi olduğunu (Türk filimlerindeki gibi değil) aslında sığınacak güvenilir bir limana böyle kavuşacaklarını zannettiklerine inandırdığı için olabilir.

Yazarın bize tanıttığı anne figürüne hiç uymayan bir davranış sergileyen anne vardı. Çocukluğumuzda gördüğümüz annemiz ile gerçek annemiz arasındaki farkı mı göstermek istiyordu yoksa karakterin uyumsuzluğu muydu, çözemediğim bir nokta daha. Annenin çocuğuna olan sonsuz sevgisi gerçekti sadece, güçlü kadın, ezilen-kullanılanlar için çabalayan kadın efsaneydi.

Bir de dost görünen kötü adamın gerçek amacını anlattığı sahne çok yetersiz ve yapmacık geldi bana. Dudak bükerek okudum.

Ama yazarın başka bir anlatımı daha vardı ki, Shanghai'da ben yaşıyormuşum, savaş alanındaki yıkıntılarda ben sürünüyormuşum gibi hissettim. Çığlıkları kulaklarımda, kokuları burnumda duydum.

Bir de son sahne: Yaşlı, yalnız, sadece anılarla.

5 yorum:

YELDA dedi ki...

Gerçekten bazı kitaplarda bende geriye dönüp tekrar tekrar okuduğumu hatırlarım hep bendemi bi problem var acaba diye düşünmüşümdür :) Yalnız olmadığımı bilmek güzel iç içe geçmiş hikayeler zamanlar karışmışsa eğer çık işin içinden değil mi :)

sarkaç dedi ki...

Sevgili Yelda, bir dönemin modası kitaplar vardı, paragrafları farklı renklerde basılan. Bazen diyorum ki anılarda seyreden veya farklı olayları paralel anlatan kitapları böyle bassınlar. Ben de renklerine göre zamanı bileyim. Gördüğün gibi benim problemim epey ileri boyutlarda.

Mine Tozanlıoğlu dedi ki...

yazını okuyunca nedense adamın yaşını merak ettim savaş sözcüğüden mi kaynaklandı emin de değilim ... kitabı merak ettim öte yandan ... Beni Asla Bırakma nın çarpıcılığı hala aklımda, Uzak Tepeler de öteki kadar olmasa da ilgi çekiciydi bilemedim okusam mı ön sıraya alsam mı yoksa iyice detokslasam mı kitaplığı aman ya şu saatte kafam iyice karışık öpüyorum :)

Mine Tozanlıoğlu dedi ki...

farklı renki paragraf önerisi süpermiş bu arada:)

sarkaç dedi ki...

Sevgili Mine, okunacak ne çok kitap var değil mi? Alıp hala okuyamadığım kitaplar var kitaplığımda. Şu ara detoks düşüncesine çok takıldığım için kitaplığı detokslamak bana daha cazip geliyor.
Roman kahramanı savaş sırasında çocukmuş. Büyümüş meslek sahibi olmuş. Bende 30lu yaşlarında izlenimi uyandı. Gerçi kitabı okuyalı 3,5 yıl olmuş, hatırlamıyorum, belki yaşa dair ip uçları kuvvetlidir kitapta.

Related Posts with Thumbnails