6 Ağustos 2010 Cuma

Zemberekkuşu'nun Güncesi



Zemberekkuşu'nun Güncesi
Haruki Murakami

Sonunda her şeyi tek tek açığa kavuşturan romanlardan çok hoşlanmam, bazı şeyleri hayal gücümle kendim tamamlamalıyım. Ama bu kitapta çözemediğim-tamamlayamadığım çok şey oldu. Kafamı kurcalayıp duruyor.

Muskat'ın kocası niye parçalandı? Tarçın'ın gördüğü gömülen yürek geleceğe ait bir görüntü müydü? Girit'in Korsika adlı bir kızı oldu mu? Deriyüzücünün laneti niye tuttu, Girit bu laneti bozdu mu? Kırmızı plastik şapka neyi temsil ediyordu? Kuyruğu kıvrık kediyle kuyruğu düz kedi arasındaki yedi fark ne?

Kitabı okuyanlar diyecek ki adamın iç yolculuğuna dalmadın, paralel evrenini yaşamadın da bunlara mı takıldın? Evet bunlara takıldım. Tekrar mı okumalıyım acaba bu kadar çok şeyi anlamadığıma göre.

Ana tema önceden okuduğum iki kitabıyla aynıydı. Murakami'nin kahramanı gene kaybettiği bir şeyi arıyordu tutkuyla. Buldu mu, çok emin değilim. Murkami'nin karakterlerini az çok tanır oldum. Anti-bize-öğretilen-japon diye özetleyebilirim. Amerikalıların çok çalışmaları haksız rekabet oluşturuyor dediği Japonların aksine kitap kahramanları iş kolik değil hatta işsizler, iç dünyalarını iş dünyalarından daha üstün tutuyorlar. Geleneksel olduklarına dair diktelerin aksine bu Japonlar batı müziği dinliyor, batı sporları yapıyor, batı yemekleri yiyor, batı içkileri içiyor, aile ilişkileri dahil batı usulü yaşıyor. (Hayret! hala eve girerken ayakkabılarını çıkarıyorlar.)

Zemberekkuşunu ilk kez duydum, hangi kültürlerde var acaba? Bir kuşun yaşamın zembereğini kurması bu kitapta  en çok  hoşuma giden fikirdi. Bir gün kurmayı unutursa her şey aksıyor, karışıyor. Yaşadığımız aksaklıkların sorumlusu biz değiliz. Hey! Zemberekkuşu işini doğru dürüst yapsana sen!

Ama bu zemberekkuşunun sesini duymak pek hayra alamet değil. Duyanlar hayret edilecek şekilde doğal karşıladıkları doğaüstü konumlarda buluyorlar kendilerini.

Çin-Japon çatışmasını, Japon-Rus savaşını acıyla izledim. Savaşlar sırasında gerçekten yaşandığına inandığım yüreğimin kaldıramadığı bölümlerde ikişer üçer sayfayı atladım. Gerisini -müstehcen sahnelerden rahatsız olsam da- severek merakla okudum.

Bir de not: Buradaki ördekler sıcak ülkelere uçuyordu göl donunca. Sallinger ise bunun cevabını vermemişti.

11 yorum:

YeMeK vAkTi dedi ki...

mmm çok teşekkür ederim tavsiyen içinn :))

YeMeK vAkTi dedi ki...

o zaman görür görmez bu kitap alınaaa bakalım zenberekkuşuna...

sarkaç dedi ki...

okursan noo'lur anlayıp çözemediklerim konusunda bana yardımcı ol.

iyi okumalar

Cafe Pepela dedi ki...

Bugün ilk defa detaylıca gezinebilmek nasip oldu blogunda ablacığım.Maşallah diyorum,kocaman maşallah.Marifet ve mutfak yeteneği bir yana,son derece hassas,zeki ve duyarlı bir kadın gördüm karşımda.Hele kokusunu,sayfalarının dokusunu an gibi burnumda,kalbimde hissettiğim kitapları da görünce canevimden vuruldum.Kitap benim için aşktır,yaşamaktır,yüreğine sağlık olsun.Gecikmiş bir eylemi gerçekleştiriyor,derhal izlediklerime ekliyorum.Mail adresi göremedim,profildeki de hata veriyor.
Bu arada abla,can diyorum çünkü tasavvur ettiğim gibi 64 -doğum yılınız ise-bayanların yaşı yoktur ama:)- anneciğimle akransınız..
Sonsuz sevgi ve muhabbetlerimi gönderiyorum,selametle..

sarkaç dedi ki...

Pepelacığım, doğru düşünüyorsun ablacığım değil, anneciğim diyeceğin yaştayım.
Ama diğer konularda doğru mu düşünüyorsun bilemiyorum. Beni böyle görmen mahcubiyetle birlikte sevinç de verdi bana. Blog alemine dalıp da siz gençlerin yaptıklarını, yazdıklarını gördükçe sizin gibi olamadığıma hayıflanıyorum açıkçası. Sizin gibi olamasam da sizi izlemeye devam edeceğim.
Hayatımda kitaplar epey bir yer tutuyor, biraz kuşkuyla baktığım özelliklerimden birisi de çok roman okumam. Bazen bakıyorumda gereksiz şeyler de okumuşum.
Profildeki e-mail adresim çalışıyor belki geçici bir problem olmuştur. Blog için pendulum64@gmail.com adresimi kullanıyorum.
Düşüncelerin için tekrar tekrar teşekkür ediyorum, sevgilerimi yolluyorum.

Cafe Pepela dedi ki...

Estağfurullah..
Saydığım hasenaların yanına bir de kocaman 'tevazu' eklemek gerekiyor :)
Çünkü son derece mütevazi ve içtensiz ablam..
Çok memnun oldum,muhabbetle..

sarkaç dedi ki...

Teşekkür ediyorum düşüncelerin için. Allah hep gönlüne göre insanlarla karşılaştırsın inşaalah. Sevgilerimle.

Serap dedi ki...

bence okudum ve az önce bloğumda da kendi yorumu yaptım kitap hakkında. Şahsen benim de kafam çok karıştı veçok övülmüş olmasına rağmen bir çok detay kopuk geldi

Serap dedi ki...

bende okudum ve az önce kendi bloğuma kitapla ilgili fikirlerimi bıraktım. o kadar çok övülmüştü ki acaba farklı düşünen birileri varmıdır ziyaretimde buldum sizi, fikirlerinize katılıyorum

Mine Tozanlioglu dedi ki...

bazen ne zamandır ziyaret edemediğim arkadaşlarımı ziyaret edesim geliyor adresi internetten taratıyorum bu sefer Murakami'yle çıktın karşıma ... ne garip kıriterlerime göre sevmem gereken bi r yazar ama bir kitabını yarıda bıraktım yooo sevmediğim için de değil ama elime alamıyorum ya adını da unuttum bak kipatın neyse kendisiyle yakınlaşmak için koşuyla ilgili kitabını aldım okunca neler olacak bakalım sevgiler...

sarkaç dedi ki...

Mine'cim, Murakami ilginç bir yazar. Onu ilk okuduğumdan beri beni etkiliyor ama açıkça söylemek gerekirse anlayamadığım, çözemediğim o kadar çok şey bırakıyor ki zihnimde. Hem etkileniyorum hem de anlayamıyorum. Bir okuyucu açısından ilginç bir durum.
Seni sarmadıysa okumak için zorlama bence. Okunacak o kadar çok kitap var ki. Okuduğumuza değecek pek çok kitap bekliyor olmalı bizi.

Related Posts with Thumbnails