25 Ağustos 2010 Çarşamba

Vişneli Güllaç


Güllaç yapraklarım var ya bitirmem gereken, hazır pazara gidip vişne de almışken bir de vişnelisini deneyeyim güllacın dedim. Klasik güllacı blog dostlarım çok güzel tarif etmişler. En son da Krema Tadında harika bir görüntüyle vermiş tarifini.

 Ben yine bizim evde yenilebilecek tarzda bir güllaç yaptım. Sütü hissedilmeyen, hatta biraz kuru. Doğru dürüst bir tarifi yok, herkes kendi ağız tadına göre yapabilir.



Önce pazardan aldığım vişnelerin reçelini pişirdim, soğuttum. 2 güllaç yaprağını 1 bardak şekersiz sütle ıslattım. İki kat yufkayı  mutfak makasıyla dörde kestim. Geniş kısmına vişne reçelinden taneler ve badem kırıkları koydum, bir yemek kaşığı da vişne reçelinin şurubundan gezdirdim yufkanın üstüne. Sonra da gül böreği şeklinde sardım. Buzdolabında 2-3 saat beklettikten sonra afiyetle yedik.


Vişneyle birlikte vişne anılarım da canlandı.

Anne dedemden bahsetmiştim. Şimdi de baba dedemden ya da çocukluk tabirimle köylü dedemden bahsedeceğim.

Köylü dedemi kaybettiğimde henüz ilkokul hayatımın ilk tatilindeydim, dolayısıyla anılarım biraz daha az ama çok belirgin. Köylü dedemi de çok severdik. Köye gittiğimizde dağ bayır bütün gün gezdirirdi torunlarını. Hemen hayıtların başına oturur, çakısını çıkarır küçücük sepetler örerdi bize. Çay tiryakisiydi dedem, çok güzel bir sepetin içinde çay takımları dururdu üzerinde bembeyaz işlemeli örtüsüyle. Gezilerimizin sonunda eve döner dönmez çay sepetini çıkarır hemen çay demlerdi.

Ama başka bir şey daha vardı dedemde. Çözümleyemezdim ne olduğunu, nineciğim çok kızardı dedeme, hadi ninem neyse ama babam da kızarak konuşurdu bazen dedemle. Garipserdim babamın dedemle böyle konuşmasını. Sonradan anladım ve öğrendim. Dedemin çayın dışında bir de sigara tiryakiliği vardı, nefes darlığı artık sigarayı bırakmasını zorunlu kılıyordu. Ama ne ninemin ne de babamın kızması değiştirmedi dedemi ve sigarası elinde terk etti bu dünyayı erkenden.

Oysa ne güzel insandı. Ninemin misafirleri için sakladığı seçilmiş kuru incirleri, üzüm lokumlarını bitirip ninem onları misafirler için saklamıştım diye sitem ettiğinde "Benden âlâ misafir mi olur?" derken belki de biliyordu çok da yaşamayacağını.

Evin arka bahçesine diktiği şeftalilere dokundurmadığını söylerdi halam, torunları gelip yiyecek diye. Ama ben en çok evin önüne diktiği vişne ağacını severdim. Kiraz gibi görünen ama onun gibi yiyemediğimiz meyveleri olan gizemli bir ağaçtı vişne benim için. Garip, ama bu ağaca hem sevgi hem de saygı duyardım.

Vişneleri yiyemezdik ama halam reçel yapardı güzelce. Yazın sıcağında her ikindiden sonra Bozdağ'ın zirvesinden kar gelirdi köye. Hemen elimizde bir kapla koşardık kar almaya. Pekmezli veya vişne şuruplu kar helvaları hazırlanırdı hemen. Büyükler pekmezliyi tercih eder, çocukların favorisi ise vişne şuruplusu. Şimdi bile o buz gibi lezzet damağımda.

Dedemin kaybından kaç yıl sonraydı hatırlamıyorum, belki altı belki sekiz yıl sonra. Köye gittiğimizde evin önünde bir boşluk vardı. Tamam erik ağacı oradaydı, asma da duruyordu, dalyalar da açmıştı uzun uzun gövdelerinin ucunda. Ama vişne ağacı yoktu artık. Halam "kurudu" dedi ve dedem işte o zaman öldü benim için.

16 yorum:

Sevil Şahin dedi ki...

dedene allah rahmet eylesin nur içinde yatsın.
Evet öldüklerini biliriz ama en çok koyan bizlere onlara ait seylerin yok olmasıdır degilmi senin vişne ağacın gibi
canım benim çok eskilere götürdün beni çok
Senin güllacında nefis olmuş ellerine sağlık..
sevgiler

YeMeK vAkTi dedi ki...

Ellerine sağlık güllaç nefis görünüyor eminim tadıda öyledir.Hiç denemedim meyveli güllaç denicem sanırım bu görüntüden sonra:))

fuat gencal dedi ki...

Ellerinize sağlık. Güllacınız çok leziz görünüyor. Ayrıca güzel paylaşımınız için teşekkürler.

Saygılar.

hafsahatun dedi ki...

sizi mekanınızda ziyaret etmek istedim...
güllaç harika görnüyo..her haline bayılırım zaten...
benimde bi kaç yaprağım var..yapsam mı ki akşama..:D
selametle...

hafsahatun dedi ki...

bide şu kelime doğrulamayı kapatırsanız yorum bırakmak daha kolay olur...:D

yemekbiraşk dedi ki...

merhabalar,
benim güllaçla aram hiç olmadı ama nefis gözüküyor ellerinize sağlık
sevgiler..

sarkaç dedi ki...

Sevgili Sevil,kaybettiklerimizin ardından anılarımızın dışında elle tutulur şeylere de ihtiyaç duyuyoruz demek ki. Yorumun için teşekkür ederim.

Aylin'ciğim her zamanki gibi hem göze hem de damağa hitap eden bir güllaç yaparsın eminim.

Değerli Fuat Bey, teşekkür ederim.

Hoşgeldin HafsaHatun. Blogunu ben de ilgiyle izliyorum. Senin için kelime doğrulamayı inaktive ettim. Zaten bana engellenmesi gereken otomatik mesjların geleceğini de düşünmüyorum.

Hoşgeldin YemekbirAşk. Benim de güllaçla pek aram yoktur aslında. Farklı lezzetlerle birleştirip güllaçdan da mahrum kalmamaya çalışıyorum.

Cafe Pepela dedi ki...

Ablacığım yüreğine sağlık,her hecen,her kelimende derin bir gönül saklı..
Tekrar tekrar okuyacağım inşaAllah,her an net gidebilir,şehirde sıkıntı var..
Bir selam vermek,kalbi sevgimi bırakmak istedim..
Güllacı severim,çok güzel,çok şirin görünüyor..
Kavanozun kostümüne de bayıldım :)
Muhabbetle..

A Kadir Bekçi dedi ki...

Güllacı görünce iki yıldır gidemediğim Giresun'u özledim.(Giresun Güllacı)
Elinize sağlık,yiyenlere afiyet olsun.

Sen (Âşiyanda) dedi ki...

Zaman tünelindeki yolculuklar çok duygulandırıcı, mekanları cennet olsun. Vişneli güllaç harika görünüyor, ellerine sağlık.

sarkaç dedi ki...

Pepelacığım selamını aldım, sevgini hissettim. Allah razı olsun.

Değerli Kadir Bey, bahçenizde fındık ağacı var mı? Meyve vermez belki ama ağacın kendisi özlemi bir miktar giderir.

Değerli Sen, zaman tünelinde geri gidemeden edemiyorum, hiç olmazsa rahmete vesile oluyor.

Begonvilli Ev dedi ki...

Bu ne güzel bir tarif böyle. Tam da hafif tatlılara ihtiyaç duyduğumuz Ramazan günlerinde.

Ayrıca anınızı okurken çok duygulandım. Dedeciğiniz ve diğer kaybettiğiniz yakınlarınız huzur içinde yatsınlar. Allah rahmet eylesin.

Sihirli Yazılar dedi ki...

Ne güzel anlatmışsınız çocukluğunuzun dedenizle ilgili olan kısmını. Vişne ağacı sizin için dedenizi simgeliyormuş ki kuruduğu zaman "dedem asıl şimdi öldü" demişsiniz. En çok da bu son cümle hoşuma gitti.
Bir de kaç yıl yaşayacağımızı bilmeden misafirlere sakladığımız şeyler... Son zamanlarda bütün yemek takımlarımı kullanmaya başladım. Misafir için hiç kullanılmamış birşey kalmadı evde. Galiba ömrümün ikinci yarısında hızla yol aldığımın farkına vardğım için:)
Hem vişneyi hem de sade güllacı sevdiğime göre, vişneli güllacı da seveceğimden kuşkum yok. Tarif için teşekkürler.

sarkaç dedi ki...

Sevgili Begonvilli Ev, umarım deneyip tadını da beğenirsiniz. Güzel dilekleriniz için ayrıca teşekkür ederim.

Sevgili Sihirli Yazılar, yorumunuz için teşekkür ederim. Benim evimde de misafir odam ve özel misafir takımlarım yok. Ama bazen misafirlerim kendilerine özen göstermediğimi zannederler mi diye de düşünmeden edemiyorum.

dokuzuncubulut dedi ki...

Ne güzel anlatmışsınız çocukluk anılarınızı kaleminize sağlık olsun. Annem de küçükken karla, reçel karıştırıp yediklerini anlatırdı. Beni de o günlere götürdünüz.
Bu arada güllaç tarifi de çok ve değişik olmuş.
Sevgiler...

yemekaski.com seçil dedi ki...

vişneli güllaç değişik bi tarif olmuş hiç denemedimde yemedimde... ellerine sağlık.. sevgiler..

Related Posts with Thumbnails