28 Ağustos 2009 Cuma

Koloni

Koloni JC Grange

Önce çeviriye, imla yanlışlarına takıldım. Sonra klasik Grange sürükleyiciliğine kapıldım. Gene midemin kaldıramadığı iğrençlikler vardı. Ama Grange böyle bir yazar, kitabını okumak istiyorsam bunlara katlanmalıydım. Katlandım da.

Grange’in kitaplarının bilgiye dayanan anlatımı vardır biliyorsunuz. “Kurtlar İmparatorluğu”nda “kına”dan anadoluda yetişen bir bitki diye söz ettiğinde, verdiği bilgilere pek de güvenmemek gerektiğini öğrenmiştim. Bu kitapda da kahramanının ağzından yoğurdu ermenilerin bulduğunu yazıyordu. Benim yoğurdu kimlerin bulduğuna dair sağlam kaynaklarım yok, iddiada bulunamam kimin bulduğuna dair. Ama bizim genel doğrularımızdan farklı olduğu için dikkatimi çekti.

Düdük ermenilerin bir halk enstrumanı, hatta Vangelis’in bir konser kaydında da çok severek dinlemiştim. Bu bizim bildiğimiz düdüklerin (acil durum çağrısı düdükler değil, çocukluğumuzda oyuncağımız olan flütle kaval arası bir yapıda olan düdükten söz ediyorum) orjinali değil mi? Ermenice'de telaffuzu belki "duduk"dur, fakat biz onu düdük diye telaffuz ediyoruz. Türkçeye çevrilmiş kitapda duduk diye okumak beni zorladı. Çok da önemli değil aslında neden takıldıysam.

Peki kitabı nasıl buldum. Ölümcül Çığlığın peşindeki bir nazi ardılının faaliyetleri asıl konu. (“ölümcül çığlık” Kur'an'da geçen "Sayha"yı hatırlattı bana.) Konu ilgi çekici ama olay örgüsü Grange kalitesine göre vasat kalıyor, sıradan bir sonla bitiyor. Başka bir yazarın kaleminden çıkmış olsaydı kitap (Örneğin Dan Brown. O kadar muhteşem bir kutsal kase öyküsünü bu kadar berbat bir şekilde romanlaştırıp mahvettiği için hala yazık edilen muhteşem konuya acırım) umursamazım ama Grange’dan mükemmeli beklememek elimde değil.

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails