En sevdiğim ağaç zeytindir, ikincisi ise incir. Bunca ağaç tanıdım hepsini sevdim ama çocukluğumda sevdiklerimin sıralamasını değiştiremediler.
Bir kere tırmanması çok kolaydı benim için. Gövdesinin her tarafı yumrularla kaplıdır ya, basamak gibi kullanıp en yükseğine bile çıkabilirdim kolayca, ama kayganlığını da unutmamak gerek mutlaka çıplak ayakla tırmanılmalıdır incire.
Bahçemizdeki incire tırmanır, avazım çıktığı kadar bağırarak şarkılar söylerdim. O kocaman yaprakları sesi emer miydi acaba, kimse rahatsız olup şikayet etmezdi. O ağaçla ilgili en üzücü anım ise bir ceketin yırtılması.
Anneciğim incecik pembe bir orlondan inanılmaz ince bir tığ işiyle ceket örmüştü bana. Ben de daha ceketi ilk giyişimde incir ağacımıza tırmanmıştım. İnerken mi çıkarken mi hatırlamıyorum, ceketimin kolunu ağacın bir dalına taktırıp oldukça kötü bir şekilde yırtmıştım. Hala inanılmaz geliyor ama annem bana hiç kızmadı, o kolu tamamen söküp yeniden ördü. Hani kızsaydı, biraz üzüntüm azalacaktı. Ne kadar sabırlı bir insandı, mekanı cennet olsun.
Sonra o yapraklarının kokusu...
Garip şeyler de söylenir incir ağacı hakkında. Rahatsız olurum bu "ocağına inicr ağacı dikmek" deyiminden. Güzelim ağacı niye bir yuvanın yıkılmasına uygun görürler ki. Bir de bizim oraların adeti vardır. Kesinlikle incir ağacının altında çocuk uyutmazlar. Vardır bir bildikleri herhalde, belki ağacın solunumu sırasında ortaya toksik maddeler de çıkıyordur kimbilir.
Bir belgeselde izlemiştim. Aydın İzmir demiryolu yapılırken (bu 1800'lü yıllarda yapılmış, ülkemizdeki ilk demiryoludur ve demiryolunun yapılma amaçlarından birinin de kuru incirlerin İzmir Limanına taşınması olduğunu da belirteyim), demiryolu yapımında görev alan Amerikalılar Aydın incirine hayran kalmışlar. Düşünmüşler ki Kaliforniya iklimi de buranın iklimine benziyor, öyleyse orada da yetiştirebilirler. Köylülerden bilgi almışlar, nasıl ekilir, ne zaman sulanır, ne zaman sulanmaz, nasıl erkek atılır, nasıl kurutulur?
Fidanları Kaliforniya'ya götürüp dikmişler, her söyleneni uygulamışlar erkek atmak hariç. Buna burun kıvırmışlar, ilkel doğuluların batıl inancı demişler. Ağaçlar çok güzel büyümüş, güzel güzel laplar vermeye başlamış, ama kuruyamadan kurtlanıp bozuluyorlarmış. Ne kadar uğraştılarsa başaramamışler. Birinin aklına gelmiş batıl inanç gördükleri erkek atma işi. Tekrar dönmüşler İzmir'e. Bu kez de erkek incir fidanları götürmüşler ülkelerine ve incirleri kurutmayı başarabilmişler.
Köylü dedemin bağı üzüm ve incir ağaçlarıyla doluydu. Nineciğim babamın doğum gününü bile incir ortasıydı diye tarif ederdi. Yaz geldi mi köyden ovaya göçülürdü, üzümlere incirlere bakmak için. Biz de yazları giderdik dedemin bağına. Her bağda bir kaç tane de erkek incir olurdu, hani reçel yaptığımız incir. Bu incirler toplanır, beşer altışar tanesi bağ çalısına dizilir, bir küpe gibi kurutmalık incir ağaçlarına asılırdı. Bu incirlerde incir sinekleri yerleşir, uçuşur dururdu. Ama bu sinekleri hayvana insana konan sineklerle karıştırmayın. Sadece incirlere konan minicik uçan böceklerdir bunlar. Sanırım dölleme gibi bir görevi üstlenip nefis kuru incirlerin oluşmasına aracı oluyor bu böcecikler.
Sabah akşam incirlerin altı dolaşılır, burulup yere düşenler sepetlere doldurulurdu. Bu yemişler (kuru incire de yemiş deriz) altına çalı yayılmış, dış tarafı taşlarla örülmüş üstü açık sergilerde güneşlendirilerek kurutulmaya devam edilirdi. Ardından da bandırma işi. Yemişler kısa bir süre kaynayan tuzlu suya atılır, bir yıl boyunca kurtlanması engellenirdi. Şimdi de aynı yöntemler mi kullanılıyor bilmiyorum, dedemin bağında artık incir yok, incir ihraç edilemez olup, köydekiler geçimlerini sağlayamaz duruma düşünce incirler üzümler sökülüp daha çok para getiren meyve ağaçları dikildi. Bunlar da tarımımızın acı gerçeği.
Kurutmalık incirin yaş haline lap denir bizim oralarda. Dışı ince sarı kabuklu, içi kahverengi-sarımsı renkte ve çok tatlıdır. Bir de her incirlikte bir bardacık olur ki, lezzeti tarif edilemez. Kopkoyu yeşil kabukları, kıpkırmızı bir içi vardır. Tatlılığı içinizi yakmaz. Tazeyken lap da yerdik, ama asıl taze yenen incir bardacıktır, bardacık kurutmaya gelmez zaten. Ama şimdi bütün incirleri bardacık diye satıyorlar tezgahlarda. Bardacık öyle narindir ki hemen incinir, yumuşar. Onu ağacının altında yemek gerekir. Kuyudan çekilen buz gibi su dolu kovanın içine atarsınız, beklersiniz bir beş dakika, sonra da o soğuk tatlı lezzeti afiyetle yersiniz.
Dedenizin incirliği varsa doğal olarak evinizden de kuru incir eksik olmaz. Babacığım da sunuma çok önem veren biriydi. Kolla çevrilen döküm bir meyve suyu sıkacağımız vardı. Babam onu incir ezme işinde de kullanırdı. Ezilmiş incir ruloları hazırlardı. Sonra susam kavurur, sıcacık kavrulmuş susamla bu ruloları kaplardı. İnciri böyle yemek çocuklukta ne zevkti. Babacığımı andım bugün, onun gibi incir ezmesi hazırladım çocuklarıma. Ve size de ikram ediyorum, buyrun afiyetle...
17 yorum:
Hayırlı pazarlar, çok güzel paylaşımınız için teşekkürler. Benimde en çok sevdiğim meyve incir ve incir ağacıdır.
Saygılar.
Yüreğimi ısıtan bir 'tılsım' buluyorum bu satırlarda,tesirinin derin olmasının hikmeti,hakikatinden,canlılığından ve en mühimi kocaman yüreğinden kaynaklanıyor şüphesiz.O ceket öyle güzel tasvir edilmiş ki,gözümün önüne geldi hali.Kaybettiklerimize Rahmac c.c rahmet eylesin,ebedi yurdumuzda hayır ve muhabbetle bir araya getirsin.
İncir ezmesi nefis görünüyor,en az onlar kadar tatlı bir pazar diliyorum..
Sevgi ve selam ile
Ben de bahçeli bir evde büyüdüm. En güzel çocukluk anılarım o evde ve bahçasinde yaşandı. Bahçede Akdenizli ağaçların hemen hepsinden birer ikişer örnek vardı. En çok da ilkbaharda muhteşem çiçeklerle bezenen kayısı ağaçları rüyalarıma giriyor ama incir ağacımız da harikaydı doğrusu. İri ve çok tatlı beyaz incirler olurdu, yemeye doyamadığımız.
İncir ağacı ile ilgili söylenen o deyimi ben de merak edip sormuştum büyüklere; neden ''ocağına incir dikmek'' diye bir söz söylenir diye. Meğer bizim güzel ağacımızın kökleri çok güçlü olurmuş ve çok fazla saçakla toprağa tutunurmuş uzun yıllar hayatta kalabilmeleri için. Anlayacağınız güçlü ama cefakar bir ağaçmış ama kökleri de taş, toprak ne varsa bir süre sonra yerinden oynatırmış. O yüzden evlerin ahırların temellerine çok yakın yerlere dikilmezmiş incir fidanları. İşte ben böyle duydum. Altında çocuk uyutmama konusuna gelince; yaprakları fazlaca toz tutan, sütü kaşındıran alerjik bünyelere dokunabilecek bir ağaç. Bilge insanımız bebeciklerini uzak tutmak istemiş olabilir.
Ne uzun bir sohbet oldu bu böyle:) Konu bitkiler ve hayvanlar olunca böyle oluyor, onları çok seviyorum. Sevgiler, selamlar Begonvilli Ev'den.
sen babacığını andın bugün ,bende senin o güzel anlatımını okurken andım babacığımı babamda bahçenin her yerine incir ağacı dikmişti her sene en güzelini toplayıp verirdi bize ... bu sene incirlerin bile tadı yoktu benim için ,sanki onlar bile anlamıştı babamın öldüğünü :( hemen kuruyuverdiler :((
canım çok güzel anlatmışsın duygularını yüreğine sağlık...
sevgiler...
Çoçukluğumuzda yaşadığımız güzelliklerin şimdi farkına varıyoruz.
İncir ağacına çıkmak kolay, ancak çok dikkatli olmak gerekir.Gevrek (kırılgan) olan bu ağaç, insanı yanıltıyor.
Incir hakkinda bilmedigimiz ne cok sey anlatmissin,bizde cok severiz,esim Egeli,cokca cevizin,incirin icinde büyümüs!
Hem faydali hem lezzetli,hayirli aksamlar...
çok güzel bir yazı olmuş...
iki ağaçta tarih boyunca önemini hiiç kaybetmedi
sevgiler..
Yazıyı okurken çok duygulandım.Bugün bende incir reçeli tarifi yayınladım yayınlarken rahmetli babamla yaptığımız kahvaltılar aklıma geldi dedemin bağındaki incir ağaçları. ne yazıkki bizimkilerin yerinde başka ağaçlar değil binalar var artık.Sevgiler...
incirle ilgili bu kadar çok bilgiyi hiç bir arada görmemiştim keyifle okudum:))
ben reçelşini çok severim bir de eğer agacından koparırsam yemeyi:)
Mekânları cennet olsun İnş. Ne güzel anılar bıraktılar,rahmete vesile olacak. Torunları da keşke tanısaydılar onları hatıralarda kalmadan...Allah sizlere uzun ömürler versin, onları hep hayırla yad edin.
Değerli Fuat Bey, sizinle ortak noktalarımızdan biri de incirmiş demek ki. Teşekkür ediyorum yorumunuz için.
Sevgili Pepela, tılsım senin yüreğinde, ayna olup senin sıcaklığını sana yansıtabiliyorsam ne mutlu bana. Dilek ve dualarına yürekten katılıyorum. Muhabbetle..
Sevgili Begonvilli Ev, bizim kuşağımız çok şanslıydı. Kendimize dost ve arkadaş olarak seçebileceğimiz çeşitli ağaçları olan bahçeli evlerde büyüdük. Bu güzel dostlarımız hala anılarımızda taptaze yaşıyor.
Haklısınız, şöyle bir gözden geçirince bahçelerimizi, gerçekten de incir ağaçları evlerden en az 10 metre uzakta olduğunu farkettim. Ama yine de ağacıma yapılan bu yakıştırma, arkadaşıma hakaret edilmişcesine beni üzüyor. Bilge insanımız muhtemelen dediğiniz gibi nedenlerden dolayı gölgesinden yararlanmamış sevgili incirimin.
Bu sohbete bayıldım, üzerinde sohbet edilecek en güzel şeylerden konuştuk sizinle. Teşekkür ederim.
Sevgili Yeşim, acını paylaşıyorum. Mekanları cennet olsun kaybettiklerimizin. Her kaybettiğimizle birlikte biz de bir parçamızı kaybediyoruz. Bazen ağzımızdan bir tad oluyor bu kayıp. Ağaçların kurumasına da çok üzüldüm. İnsan onu dikenleri bir kere daha kaybetmiş gibi oluyor. Onlara duacı olsun diye, biz de onların sevdikleri ağaçlardan dikebilsek ne hoş olur. Sevgilerimle
Değerli Kadir Bey, çocukluğumuzda güzel yaşamışız, doğayla iç içe olmamız bile yeter. Ama siz şanslısınız, çocukluğunuzun güzelliklerinden en azından bir kısmıyla birliktesiniz.
İncir'in dalları çabuk kırılır haklısınız. Bu dallar bizim çocuk bedenimizi taşıyordu, yetişkinlerin tırmandığını da hiç görmedim. İncirden düşüldüğünde oluşabilecek kırıkların kolay iyileşemediği sözünün kaynağı da bu gevrek dallar sanırım.
Sevgili Bir Terazi Kızı Serpil'ciğim, teşekkür ederim güzel yorumun için. Bakmayın zeytin ve incir en sevdiğim ağaç dediğime, onlar ilk tanıdığım ağaçlar oldukları için bendeki yerleri ayrı. Ama yine de biz de severiz diyenleri duymak ayrı bir mutluluk.
Sevgili Yemek bir Aşk, beğeninizi belirtmeniz beni yüreklendiriyor. Zeytin(im) ve incir(im) bu coğrafyada hep önemlerini korumuşlar, umarım çok çook uzun yıllar da devam eder bu önem.
Sevgili Mine, incirin reçelini de çok severim, eline sağlık, sevgili büyüklerinin ruhuna değsin.
Verimli topraklarımızın yerleşim alanlarına dönüşmesi ne acı. Çocuklarımız aç kaldığında anlayacağız herhalde ne yaptığımızı. Ama şartlar öyle aleyhte gelişiyor ki bizi de eritiyor çarklarının arasında.
Sevgili Deniz, benim incirim böyle işte. Ben de senin o güzel anlatımınla hayatındaki ağaçların öyküsünü dinlemek ve bilgilenmek isterim.
Sevgili Aşiyanda, gözlerim nemlendi yine. Torunları da inşaallah nineleri ve dedeleri gibi insanlar olurlar.
Sevgili,sevilesi,gül yürekli Sarkaç,gönlündekileri öylesine güzel döküyorsun ki satırlara,her cümlen sıcacık,yaşıyorum sanki o anı..Ve okurken çocukluğunda,incir ağaçları ile olan yaşadıklarını sanki bir öykü okudum bitmesini istemediğim..
Anneciğinin ördüğü pembe ceketin ağaca takılıp sökülmesi içimi acıttı,sanki o çocuk bendim,ceketi sökülen..Mekanı cennnet olsun teyzeciğimin,rabbim en güzel cennet köşelerinde kavuştursun seni,ebediyete gönderdiğin tüm sevdiklerinle..
Aldım bir tane sevgili incirden,ablacığımın elinden diyerek..
Gönül dolusu sevgilerimle..
Merhaba, bende ilk kez ziyaret ediyorum seni ve gercekten etkilendim. Izlemeye aliyorum ve guzel paylasimlarda bulusmayi umut ediyorum, sevgiler.
Sevgili Zeliha, yazdıklarınla beni mutlu ediyorsun ve de düşündürüyorsun...
Bütün duaların kabul olur inşaallah.
Hoşgeldin Bayram Kömbesi. Seni tanımaktan memnun oldum. Güzel paylaşımlarda buluşmak üzere.
Canım ablacığım :) öncelikle hayırlı,mutlu günler diliyorum..Sıcacık yüreğinle hep yanımda olduğun için tekrar tekrar teşekkür ediyorum..Mim olayına gelince :) kumanda panelinde istatistikler varya,ordan en çok ziyaret edilen 5 postun linklerini yazacaksın :) sonrada 5 kişiyi mimliceksin :) eğlenceli bir oyun aslında,sana kolaylıklar diliyorum,hoşçakal..
bende en çok zeytin ağacını severim
bahçeme 2 adet diktim şimdi zeytinlerini topluyorum ayrıca zeytin ağacı çok duygulu ve hassas bir ağaçmış sevilmek ve konuşulmak istermiş:))tarafımdan fazlaca ilgi gördüklerinden memnunlar:))
yaradana şükür,geçmişimize rahmet olsun
Sevgili Zeliha, teşekkür ederim açıklama için. Ben de hemen mimliyorum.
Değerli Susam çörekotu, zeytinin en sevdiğiniz ağaç olması beni mutlu etti tabi ki, ama en çok sizden haber almaktan mutlu oldum. İnşaallah kontorlünüz iyi geçmiştir, zeytin toplama mevsimi yaklaştı, ağaçlarınız sizi yanlarında ister.
Yorum Gönder