26 Mart 2010 Cuma

Peynirli Boğaça


PEYNİRLİ BOĞAÇA


Annemin fırın kullanmama izin verdiği yaşa geldiğimde yaptığım ilk boğaça tarifini hala kullanıyorum.
Yapımı kolay, malzemesi her zaman bulunabilen ve epir epir hamurdan hoşlananlar için hoş bir tarif.

Malzemeler:

1 çay bardağı yoğurt
2 çay bardağı sıvı yağ
1 silme çay kaşığı karbonat
1 çay kaşığı tuz
3,5 su bardaği un
1 yumurta

3 kibrit kutusu kadar beyaz peynir
¼ demet maydanoz

Yapılışı:

Yoğurt, yağ, tuz  ve karbonat bir kabın içine konarak çatalla çırpılır. Üzerne azar azar un ilave edilerek karıştırılmaya devam edilir. Koyu kıvama gelince elle yoğurulmaya başlanır. Hamur hemen kullanılabileceği gibi buzdolabında bekletilerek ertesi gün de kullanılabilir.

Peynir çatalla ezilir, yumurta akı ve ince doğranmış maydanozla karıştırılır.

Hamurdan alınan iri ceviz büyüklüğündeki parça avuç içinde açılır, içine bir tatlı kaşığı iç konur. Klasik boğaça şekli verilerek yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine dizilir. Üzerine yumurta sarısı sürülür.

170 derece fırında üzeri kızarana kadar pişirilir.

24 Mart 2010 Çarşamba

Bisküvili Verev Pasta

BİSKÜVİLİ VEREV PASTA

Uzun zamandır bisküvili tariflerimi kullanmadığımı farkettim. Neden bilmiyorum, belki bisküvilerdeki katkı maddelerinden çok bahsedildiği içindir. Kolay ve hafif tariflerimi özlemişim, özlemimi giderdim ve paylaşmak istedim.

Malzemeler:

½ küçük paket sade petit beurre bisküvi
½ küçük paket kakaolu petit beurre bisküvi
½ litre süt
1 su bardağı şeker
½ su bardağı un
2 yemek kaşığı kakao
1 yumurta
1 yemek kaşığı tereyağ

Yapılışı:

Süt, şeker, kakao, yumurta bir tencereye konur ve karıştırılır. Üzerine un ilave edilir topaksızlaşana kadar el çırpıcısı ile çırpılır. Tencere orta ateşe konur, sürekli karıştırılarak pişirilir. Göz göz olduktan sonra en az 3 dakika daha pişirilir. Ocak kapatılır. 1 kaşık yağ eklenir ve hızlıca karıştırılmaya devam edilir. Ilıkken kullanılır.

Dikdörtgen kek kalıbı ıslatılır. Tabanına bir kaç kaşık pişen muhallebiden konur. Üzerine bir kakaolu, bir sade petitburre olacak şekilde bisküviler dikey olarak yerleştirilir. İki bisküvi arasına bir kaşık muhallebi konur. Bisküviler sıkıştırılarak muhallebinin yayılması sağlanır.

Kek kalıbı buzdolabına kaldırılır. En az 4 saat beklenir. Muhallebi katılaştıktan sonra, kek kalıbı servis tabağına ters çevrilerek pasta çıkarılır. 1,5-2 santim kalınlığında verev dilimler kesilir. Bisküvi katlarının görülebilmesi için dilimlerin verev kesilmesine dikkat edilmelidir.

Afiyet olsun.


11 Mart 2010 Perşembe

Etli Karnıbahar



ETLİ KARNIBAHAR

Karnıbaharları önceden haşlamadan, doğrudan kavurarak pişirmek farklı bir lezzet sağlıyor.Tefal Actifry’ın kavurma işlemini kendi başına yapması ise büyük rahatlık. Bu tarif sebzeleri öldürmeden yemeyi sevenler için güzel bir seçenek.

Malzemeler:

1 küçük boy karnıbahar
150 gram kuşbaşı et
1 orta boy soğan
1 yemek kaşığı salça
1,5 su bardağı su
Tuz
Acı kırmızı biber

Yapılışı:
Karnıbar yıkandıktan sonra, çiçeleri  parçalanır. Parçalar cevizden küçük, fındıktan büyük olmalı, büyük olursa pişmesi zorlaşıyor, küçük olursa fazla kavruluyor. Tefal actifry tavası içinde bir ölçek yağla 25 dakika kavrulur.

Karnıdahar kavrulmaya devam ederken diğer işlemleri ocakta yapıyorum. Doğranmış soğanlar actfryda yanıyor, hem de zamandan kazanıyorum.

Soğanlar kıyılır, bir tencerede 2 yemek kaşığı sıvı yağla çevrilir. Kuşbaşı etler küçük parçalar halinde doğranır. Soğanlar pembeleşmeye başlayınca etler üzerine eklenir ve birlikte etlerin saldığı su çekene kadar kavrulur. 1 kaşık salça, tuz ve kımızı biber eklenir, bir-iki dakika çevrilir. Üzerine 1,5 su bardağı sıcak su eklenir. Kaynamaya başlayınca kavrulmakta olan karnıbarların üzerine, actfry tavasına dökülür. Suyunu çekinceye kadar pişirilmeye devam edilir. Sıcak servis yapılır.

Afiyet olsun.

7 Mart 2010 Pazar

Etli Lahana Sarması



ETLİ LAHANA SARMASI

Çocuklarıma et yedirebilmemin nadir yollarından biri de etli sarma ve dolmalar. Yaprak sarması, taze biber, kabak, patlıcan dolması zeytinyağlı ise benim ağız tadıma uyar. Etli dolmalardan ise sadece lahana ve kuru dolmalarını severim.

Lahana mevsimi ile birlikte de sık sık lahana sararım. Kıymalı yapınca hiç olmazsa protein açığımızı da bir miktar gidermiş oluyoruz.

Sarmayı kayınvalidemin yaptığına benzer şekilde üzerine salçalı sos dökerek pişiriyorum, zeytinyağlı sarmadan ayrı bir görünümde olması için ve bahaneyle et yenebilsin diye daha çok iç alan muska şeklini tercih ediyorum.

Kayınvalidemden öğrendiğim başka bir konu da üzerine çiğ düşmeden lahana alınmayacağı aksi halde lahana yapraklarının sert olacağı. Ama ben lahanayı sevdiğim için bu süreyi bekleyemiyorum doğrusu.

Malzemeler:

Yaklaşık 20-25 büyük dolmalık lahana yaprağı (iç kısmı salatada kullanılmak üzere ayrılabilir ya da eski tabirle “koca görmez” dolması yapılabilir.)

İç malzeme:
1,5 su bardağı pirinç
200 gram kıyma
2 çoba kaşığı mısır özü yağı veya tereyağ (kıyma yağsız ise)
1 büyük soğan
1 çorba kaşığı domates salçası
1 limonun suyu
1 çay bardağı su
1’er demet maydanoz ve dereotu
Nane, kekik, kimyon, acı kırmızı biber
Tuz

Sos:
1 çorba kaşığı biber salçası ( zevke göre acı veya tatlı)
1 çorba kaşığı sıvı yağ
½ limon suyu
1 çay bardağı su

Yapılışı:
Lahana yaprakları ayırılır yıkanır. Kaynayan suda her bir yaprak ikişer ikişer yaklaşık 1-1,5 dakika haşlanır. Soğuduktan sonra sert damar kısmı kesilir. Kalan kısım yaprak büyüklüğüne göre 6-7 cm genişliğinde iki veya üç şerit halinde kesilir.

Pirinç yıkanır, suyu süzülür. Soğan ince ince çentilir. Maydanoz, dereotu kıyılır. Tüm iç malzemesi karıştırılır. 1 çay bardağı su eklenerek harç yumuşatılır.

Tencerenin tabanına maydonoz sapları ve lahana damarları serilir. Lahana şeritleri içine birer kaşık iç konarak muska şeklinde sarılır. Tencereye dizilir.

1 kaşık biber salçası, 1 çorba kaşığı sıvı yağ, ½ limon suyu, 1 çay bardağı su içinde ezilir. Tenceredeki sarmaların üzerine gezdirilir. Üzeri kalan lahana yaprakları ile örtülür ve iç kapak olarak porselen bir kapak kapatılır. Tencerenin kapağı da kapatıldıktan sonra ocağa konur. Tencereden buhar çıkmaya-kaynamaya başladıktan sonra ocak kısılır. 45-50 dakika pişirilir.

Afiyetle

3 Mart 2010 Çarşamba

Kahkahalar Ülkesi





KAHKAHALAR ÜLKESİ

JONATHAN CAROLL

Sanıyorum bende bir problem var. Son 3-4 aydır okuduğum kitaplardan zevk alamıyorum. Kitaplar elimde sürükleniyor, zorla bitiyor. Kitapla bütünleşemiyor, içine dalamıyorum kitapların. Bu dönemde okuduğum tüm kitapları bir kez daha okumalıyım onlara haksızlık etmiş olmamak için.

Belki bu durumumdan kurtulabilirim diye umutla Kahkahalar Ülkesini okudum. Ama o da aynı akibete uğradı. Sarmadı beni. Mantıkdışılığı sıktı. Aslında biliyorum ki mantık arıyorsan roman okumayacaksın. Mantık gözlüğünden ne kadar kurtulursan, o kadar düz okumanın dışına çıkabilir, romanla birlikte yaşayabilirsin. Ama olmadı işte…

Yazılanların gerçeğe dönüşmesi çoğu kitap tutkununun hayalidir sanırım. Romandaki kasabanın halkını iki kişi hariç yazılan kitabın kahramanları oluşturuyor. Olaylar da kitapda yazıldığı şekilde ve sırayla gerçekleşiyor.

Kasabanın yaratıcısı olan yazarın ölümüyle birlikte, yarım kalan kitabın (Sanki Lev-i Mahfuz’un) sonuna yaklaşıldıkça olayların yazılanlardan sapması, kitap kahramanlarını kitabı tamamlayacak bir yazar bulma arayışına yöneltir. Yazar o kadar iyi olmalı ki kitabı tamamlamakla kalmamalı yaratıcının da geri dönüşünü sağlayabilmelidir.

Amacı sadece çok sevdiği çocuk kitapları yazarının biyografisini yazmak olan bir akademisyen ve en az onun kadar yazarın tutkunu bir genç kadının kasabada yaşadıkları anlatılıyor kitapda.

Dedim ya, zevk alamadım kitapdan, oysa tam benlik bir konusu vardı…

Related Posts with Thumbnails